Ülkeler

HİNDİSTAN KENDİNİ YAVAŞTAN SEVDİRİR

Yazar: Tarih: 2 Kasım 2015

Hindistan’ı uzun uzadıya dolaşmanın romantik bir fikir olduğunu düşünmüştüm… Haberi benden alın, değil. “ilişkinin hangi aşamasında sevgilinin yanında gaz çıkarmak olağandır” konulu tartışmaların yapıldığı bir kültürden gelen biri için, tren rayları boyunca, trene baka baka def-i hacet eden adamları görmek romantizmi oracıkta öldürüyor. Yetmiyor üzerine helvasını da yapıyor. Burası böyle, yargıladığım yok. 8 günün sonunda buraya hayli uyum sağladığımı söyleyebilirim. Rickshaw şoförleriyle, yüzümde “seni gebertirim” bakışıyla kıran kırana pazarlık etme, yabancıların sorularını duymazdan gelme (çünkü genellikle bu durum bir şey, çoklukla para istemeleriyle bitiyor) ve suratıma öküzün trene baktığı gibi dakikalarca bakan adamlara, onlar gözünü kaçırana kadar inatla bakabilme kabiliyetlerini geliştirdim. Yine de her gittiğim yerde kazıklanıyor olduğum duygusundan kurtulamıyorum.

Aslında düşünürseniz, durumumum İstanbul’daki ortalama bir turistten pek farkı yok. Şehrin olağan sakinlerini tanıyamadan, zamanlarını Kapalı Çarşı’daki dükkan sahipleriyle ve kazıkçı taksi şoförleriyle uğraşarak harcayıp, ucuz diye üç liralık döner yiyip, otel tuvaletlerinde tatsız saatler geçiriyorlar. Yani aslında dünyanın neresinde olduğunuzun çok bir önemi yok. Peki tamamen yabancısı olduğunuz bir şehirde, kendiniz gibi insanları nasıl bulursunuz?

Bu durumda, şansım gerçekten yaver gitti. Facebook’taki Girls who travel grubu sayesinde harika insanlara ulaştım. Gerçi Japnit ile başka bir gruptan tanıştık ama şimdi onu da grubun üyesi yaptığıma göre, bence gol sayılır. Japnit’le Delhi’de tanıştık ve beni bir Sih tapınağına götürdü. Sonrasında, otobüs biletimi almama (Bunun ne kadar zor bir şey olduğunu önceki yazımdan okuyabilrsiniz) ve tren biletlerimi ayarlamama yardım etti. Akşam da şahane bir Güney Hint mutfağı restoranında yemek yedik. Chandni ile yüzyüze tanışmasam da, Facebook üzerinden inanılmaz yardımcı oldu. Sandhya ise Jaipur’da imdadıma yetişti. Beni evine akşam yemeğine davet etti ve Karwa Chauth festivali ile tanıştırdı. Ertesi gün de eşi ve oğluyla birlikte bana Jaipur’u dolaştırdı. Bu tatlı insanların yardımı ve cömert arkadaşlıkları sayesinde, Hindistan ile ilgili gerçek bir perspektif kazanmaya başladım. Sadece gezginlerin maruz kaldığı çetrefilli durumları değil iyiliği ve nezaketi de gördüm. Dünya üzerindeki bütün kadınları birbirine bağlayıp bir destek ağı oluşturduğu için Girls Who Travel bence büyük bir teşekkürü hak ediyor.  

İşler benim açımdan daha iyiye gidiyor. Günün sonunda buraya geldiğim için mutluyum. Arkadaşım Şebnem, “Hindistan yavaş yavaş etkiler” demişti. Haklı çıktı. Görülecek ve hayran olunacak çok yer, anlayacak cok şey var. Seyahat etmek insanı değiştiriyor. Gezerken bunu anlayamıyorsun ama bütün görüntüler ve fikirler yavaş yavaş gözeneklerinizden sızıp, ruhunuza doluyor. Süreç tamamlandığında ise sizi büyütüyor, ufkunuzu açıyor.

Yani demem odur ki, bocalamak kabul edilebilir. Şüpheye düşmek kabul edilebilir. Ama vazgeçmek kabul edilemez.

Sağlıcakla kalın 🙂

 

 

Etiketler

Yorum Yap