Diğer Şeyler

SEVGİLİLERİNİZİ ÖLDÜRÜN

Yazar: Tarih: 14 Şubat 2016

Chiang Mai’den Pai’ye ulaşmak için 762 viraj aşmanız gerekiyor. Kuzey Tayland’ın kırsalında, ormanlarla kaplı dağların arasında seyre değer bir yolculuk ama virajlardan başınız öylesine dönüyor ki, son durağınıza gelene kadar bu manzaranın tadını çıkaramıyorsunuz. Pai, dağlarla ve nehirlerle çevrili küçük, şirin bir kasaba. Bu güzelliğe ulaşmak için 762 viraj geçmeniz gerekiyor ama kendi gerçek güzelliğinize ulaşmak daha da virajlı bir yoldan geçmeyi gerektiriyor.

Yola ilk çıktığım zamanlarda, kararımın doğru olup olmadığı konusunda şüpheliydim. Sonuçta 38 yaşındaydım, kariyerime 15 yıldan fazla bir süre yatırım yapmıştım. İyi bir işim, güzel bir evim ve harika arkadaşlarım vardı. En büyük endişem, yolculuğun bir noktasında her şeyi bir kenara itmenin yanlış karar olduğunu farketmekti. Ne var ki, Pai’ye geldiğimde, tam da olmam gereken yerde durduğumu fark ettim.

Her gün kendimi Pai nehrinin kenarında buluyordum. Günümün çoğunu, suyun sesini dinleyerek, dönen su değirmenini ve bambu köprüyü izleyerek geçiriyordum. Fark ettim ki, orada kendi kendimle kalmak günümün en güzel anlarını oluşturuyordu. Bundan sonra nereye gideceğim hakkında kafa yormuyordum, paramın yetip yetmeyeceğine endişelenmiyordum, plan yapmıyordum, eski ilişkilerimi düşünüp üzülmüyordum. Sadece ve sadece var oluyordum…

Reklamcılıkta sıkça duyduğunuz bir deyim vardır. “Sevgililerinizi öldürün” Fikirlerinize aşık olmayın anlamında kullanılır. Eğer bulduğunuz bir fikre çok inandıysanız ya da çok beğendiyseniz, onaylanmadığında ondan vazgeçmek dünyanın en acılı işlerinden birine dönüşebilir. Sıklıkla, daha iyisini bulamayacağınızı düşünüp, kendi kendinizi bunalıma sokarsınız. Sıklıkla, daha iyisini bulursunuz…

Sevgililerinizi öldürün… Pai nehrinin kıyısında, dallarından düşen yaprakları izlerken, bu mottonun benim için artık yeni bir anlamı olduğunu fark ettim. Günün sonunda, kariyerimi bıraktığıma, çok sevdiğim evimden ve eşyalarımdan vazgeçtiğime mutluyum. Ancak yakın zamana kadar, sırtımda başka bir yükü, kendimi taşımakta olduğumu fark edememiştim. Sırt çantamın yükünün yanında, bir daha asla kimseyi sevemeyeceğime dair yanlış bir inancın ve kırık bir kalbin yükünü de taşıyordum.

Geçmişin hayaletleriyle yaşamayı bırakmanın, kızgınlıktan, hayal kırıklığından ve pişmanlıklardan oluşan görünmez bağları koparmanın zamanı çoktan gelmişti. Daha hafif bir kalple seyahat etmek lazımdı artık… Bir şey eğer artık yaşamıyorsa, ona tutunmanın anlamı ne? Bir dalın, yepyeni bir hayat yaratmak için ölü yaprakları bırakması gibi, bırak o da yere düşüp, çürüsün.

38 yıllık deneyimle kirlenmiş, neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair sabit fikirlere sahip biri olarak, eski benliğimin, yeni ve yaşam dolu bir şey yaratmanın önündeki en büyük engel olduğunu fark ettim. Yolda daha uzun zaman geçirdikçe, yeni deneyimler edindikçe bu eski benlik zaten gittikçe daha soluk bir hale bürünmüştü… Fark ettim ki, seyahat ederek aynı zamanda açık bir intihar gerçekleştiriyordum. En çok sevdiğime inandığım kişiyi öldürüyordum ve bundan hiç de şikayetçi değildim.

İşte sevgililer günü için size tavsiyem: Sevgililerinizi öldürün.

Her gün eski sizin asla yapmayacağı bir şey yaparak, tutunduğunuz eski alışkanlıklarla vedalaşın. Yarın ne yapacağınızı planlamayın, sizden farklı insanlarla konuşmaktan çekinmeyin. Tepelere tırmanın, derinlere dalın, kendinizi akışa bırakın.

Yolda ilerledikçe, kalbinizin ne kadar hafiflediğini, omuzlarınızdaki yükün ne kadar azaldığını fark edeceksiniz.

 

İlerledikçe, yol sizi aslında ilk başta olmak için doğduğunuz kişiye götürecek. Ve inanın o kişiyi, eskisinden daha çok seveceksiniz.

 

Etiketler

Yorum Yap