Diğer Şeyler

HİNDİSTAN’DA NASIL EVLENDİM?

Yazar: Tarih: 2 Mayıs 2017

Taj Mahal’le açalım konuyu

Seyahatimin ilk durağı olan Hindistan’a gitmeden önce, bir ton blog okumuştum. Hepsi de dolandırıcılık kurbanı olma risklerinden ve tek başına kadın gezgin olmanın ne kadar meşakkatli bir iş olduğundan, çok dikkat etmek, hep dikkat etmek gerektiğinden bahsediyordu. Tacizlere karşı korunma yöntemleri vs. gırla gidiyordu. Biraz gözüm korkar gibi olsa da, kendi kendime “Bu blogların yazarı Amerikalı, İsviçreli… Türk kızıyım yahu ben. 90’ların Türkiye’sinde, otobüste sırtımı cama vererek ayakta durmayı, laf atıldığında duymazdan gelmeyi, çok ağır laf atıldığında dönüp küfretmeyi öğrenerek büyüdüm. Ateş olsan cürümün kadar yer yakarsın Hindistan!” diyerek, Delhi’ye doğru yola koyuldum.

Ooo… Türkiye, bildiğin Brüksel kaldı Hindistan’ın yanında.

Şimdi ilk şokum, normalde bize mahrem gelen soruların, Hindistan’da selamlaşmak kadar normal sayılmasıydı. Tren bileti alırken bile, forma dinini yazıyorsun. Her yerde medeni durum, yaş soruluyor. Tıpış tıpış formları dolduruyorsun. Bu sorular, taksi şoföründen, dükkan sahibinden ve hostel görevlilerinden de geliyor tabi.

Yemeğe davet edenler, rehberlik yapayım, şehri gezelim diyenler, yapışıp, bi türlü gitmek bilmeyenlerin ısrarlarından bunalınca dürüst cevap vermekle, aslında hata ettiğim kanaatine kapıldım.

Akış genelde şöyle sıralanıyor. (Aşağıdaki örnek, asgari İngilizce konuşan daha az eğitimli kesimle girdiğim diyaloğa örnektir. Yoksa pek çok Hintli, sağlam İngilizce konuşuyor. Bunu da bir dip not olarak düşmek isterim.)

-Hello. Where from? (Merhaba, nerelisin)

– You, alone? (Yalnız mı geziyorsun?)

– No husband? (Kocan yok mu?)

Cevap hayır olunca:

– No boyfriend? (Erkek arkadaş yok mu?)

Cevap hayır olunca:

– Why? (Neden)

– Because it’s better (Çünkü böyle daha iyi)

Bu yanıt karşısında, karşı tarafın error vermesi ve kapanış. Bir kadının, tek başına olmayı tercih edebileceğine akıl sır erdirilemiyor efendim. Bu kadar Bollywood filmi boşuna çekilmiyor. Hindistan’ın olayı nedir dersen “murada ermek”. Daha da önemli bir şey yok bu hayatta.

Versiyonlara, neden evli değilsin? Kaç yaşındasın? Neden çocuğun yok? Neden yalnızsın? Gibi envai çeşit soruyu ekleyip çıkarabilirsiniz.

Hindistan’ın en önemli festivallerinden biri olan Karwa Chauth festivalinde, Hintli kadınlar bütün gün oruç tutup akşam da, mumlar yaktıkları bir törenle oruçlarını açıyorlar. Bu ritüelin sebebi, kocalarının iyi ve sağlıklı olması, uzun yaşaması için adak adamak. Kadınlar, adamların uğruna bayağı bayağı aç kalıyorlar bütün gün. İşte başında bir kocanın olması, o kadar önemli.

Kafayı evlenmekle bozmuş bir ulus olan Hintliler için, yalnız kadın gezgin kavramı çok ama çok yabancı. İyi niyetliler, soruların yanıtlarını alıp, bir kadının bu yaşta kocası olmamasına anlam veremeyip, kafaları karışmış bir biçimde uzaklaşırken, bazıları da bunu bir fırsat penceresi olup görüp, konuyu başka yerlere çekmeye pek teşneler.

Hintliler için evli olmak o kadar önemli bir konu ki, Gay Parade’de bile gündemde evlilik var.

Yemeğe davet edenler, rehberlik yapayım, şehri gezelim diyenler, yapışıp, bi türlü gitmek bilmeyenlerin ısrarlarından bunalınca dürüst cevap vermekle, aslında hata ettiğim kanaatine kapıldım.

Özellikle Rajasthan bölgesi, kadın gezginler için çok ama çok sıkıntılı bir bölge. İnsanın üstüne üstüne geliyorlar, nereye kaçacağını şaşırıyorsun.

Mavi şehir olarak da bilinen Jodhpur’da, otelin sahibi Vidal “hava kararmadan mutlaka buraya dön. Tek başına gece sokaklarda dolaşma…” diyince sözünü dinleme ihtiyacı hissettim ama bi yandan da, “Acaba bu Vidal, akşam yemeklerini otelde yiyim diye beni mi kafalıyor?” diye kıllanmadım da değil.

Bu sonu gelmez, neden kocan yok, neden evli değilsin, evli değilsen bana varır mısın? Sorularından, imalarından, pis sırıtışlarından o kadar ama o kadar bunaldım ki, sonunda kendime bir koca imal ettim.

 

 

Örneğin, alışveriş yapmak için bir dükkana girdim. Sahibi, hemen bana Chai ikram etmek istedi. Hayır desem de ısrar etti, dükkanda bir köşeye iliştim, chai içiyorum. Sorular başladı.-You alone?

Hemen cevap veriyorum.

– No I am with my husband. (Hayır, kocamlayım)

Kurtulabilir miyim sandınız, tabii ki hayır.

– Where is your husband? (Kocan nerede?)

Hindistan’da her gezgin en az bir kez gıda zehirlenmesi geçirdiği ve bu duruma Delhi Belly dendiği için en olası yanıtım cebimde hazır bekliyorum.

– He had a Delhi Belly, so he is in the hotel. (Delhi Belly’si vardı o yüzden otelde kaldı)

Çok inandırıcıyım. Detay bile veriyorum. “Dün, sokak yemeği yedi. O kadar yeme dedim, dinlemedi, bugün de işte ben tek geziyorum.”

Aaa konu kapanıyor. Yaşasın be!

–Haa tamam ama sen yine de çok yalnız takılma buralarda.

Zavallı kocam, tam 20 kere falan Delhi Belly oldu benim 5 haftalık Hindistan gezimde.

Bi ara baktım, bayağı karakter yaratmışım. Çünkü soru bitmiyor ki. Ne iş yapıyorsun, kocan ne iş yapıyor? Ne kadar zamandır evlisiniz, kocanın adı ne?

Merak ediyorsanız, benim kocanın adı Abdullah’tı arkadaşlar. (Tanıdık Müslüman isim olmasından dolayı öyle uygun gördüm) Abdullah, finans sektöründe ve ikimiz bir aylığına Hindistan’ı geziyoruz. Ayrıca Abdullah, yaklaşık iki metre boyunda ve savunma sporlarıyla ilgileniyor. Peki, çocuğumuz neden olmadı? Gözlerimi indirip, boynumu büküp “God willing” diyorum… yani “Kısmet”

O zaman bizde tıbbi bir sorun olduğunu düşünüp, konuyu uzatmıyorlar. Bi ara “Hakkaten bizim niye çocuğumuz olmuyor?” diye düşünüp, bunalıma bile girecektim az daha. O kadar inandırıcıyım ki, kendim inanacağım attığım yalana.

Abdullah (Temsili)

Rajasthan seferimi Abdullah’ın yardımıyla sorunsuz bir şekilde tamamlayıp, Goa’ya geçince boşandık efendim. Zira Goa, kuzeye göre çok daha sıkıntısız bir yerdi kadın gezginler için. Kerela taraflarına zaten problem yok. Gönül rahatlığıyla tek başınıza gezebilirsiniz.

Delhi, Agra, Jaipur, Jodhpur ve Udaipur sıkıntılı alanlar. Buralarda gezerken, bi yüzük takarsanız iyi olur. Bana “madem evlisin, yüzüğün nerede?” diye soran da çok oldu. Akıllı bıdıklar ya, yalan söyleme ihtimalini de hesaba katıyorlar.

Çok ilginç bulduğum başka bir detay da, eğer tek başınızaysanız size nefes aldırmayan, peşinizden koşan, dokunmaya, sarılmaya çalışan bu abiler, eğer yanınızda bir erkek varsa, size sanki görünmezmişsiniz gibi davranıyorlar. Örneğin, Jodhpur’da, hostelde tanıştığım İtalyan bir arkadaşımla pazara gittik. Fiyat soruyorum, cevabı bana değil çocuğa söylüyorlar.

“Bro code” gibi bir şey herhalde. Yani “senin yanındaki kadına ben bakmıyorum, hatta inanır mısın kendisini görmüyorum bile…” mesajını veriyorlar herhalde. Kısaca, ortası yok Hindistan’ın. Ya aşırı dikkat çekiyorsunuz ya da yok sayılıyorsunuz. Yanınıza eklenmiş bir erkek sizi sosyal hayattan silebiliyor.

Hindistan’a bi daha gider miyim? Kesinlikle giderim. Ama Abdullah’ım olmadan asla…

 

Takip etmek için:

Instagram

Facebook 

Etiketler
3 Comments
  1. Cevapla

    projeksiyon lambası

    16 Mayıs 2017

    Hindistan deyince aklıma dünyanın en hijyen yoksunu insanları geliyor. Araplara pis deriz ama hindular kat kat daha pis bence…
    Ya da bize gösterilen o şekilde… siz ne dersiniz, haksız mıyım?

    • Cevapla

      Şölen Yücel

      23 Mayıs 2017

      Genel olarak ülkede bir hijyen sorunu olduğu konusunda hemfikirim ancak bu sorun maalesef, fakirlikle kol kola ilerliyor. Yalnız, Hindistan’da Hinduizm yaygın olduğu gibi, müslümanlık, sihlik, hristiyanlık da yaygın. Bu yüzden bence temizlik problemini dine indirgeyemeyiz. Örneğin Bali Hinduları akıl almayacak kadar temiz ve titizler.

  2. Cevapla

    Vicky

    5 Mayıs 2017

    Kadini hice sayan , mal muamelesi yapan ilkel bir kultur. Zaten ilgim ve saygim yoktu Hindistana , simdi 2 kat yok.

Yorum Yap