Diğer Şeyler
EATRAVELS, PATH XO’YA KONUK OLDU
Pathxo.com sitesinin sahibi Dan Saba ile yollarımız önce Kamboçya’da sonra Singapur’da kesişti. Blogu Path XO‘da bana da yer verdi. 🙂 Ben de Türkçe’ye çevirmek istedim.
Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.
Nereden: İzmir, Türkiye
Ana Dili: Türkçe
Ne zamandır yolda: 23 Ekim, 2015
Ne zaman dönüyor: 16 Ağustos, 2016
Seyahat etmeye başlamadan önce, Şölen 17 yıl boyunca İstanbul’da uluslararası reklam ajanslarında çalışmış. Jr. Reklam yazarı olarak başladığı sektörden Yaratıcı Grup Başkanı olarak ayrılmış.
Siem Reap, Kamboçya’da sakin bir aile işletmesi olan hostelde uyandığımda, seyahat partnerim Ido’yu ortak alanda Şölen’le sohbet ederken buldum. Sohbete üçümüz devam ettik ve sonunda gerçekten iyi arkadaş olduk. Şölen’le Kamboçya’nın çeşitli yerlerinde tekrar tekrar buluştuk ve beraberce seyahat aksiliklerinden, kumsalda lezzetli deniz ürünleri yemeklerine kadar pek çok anı paylaştık.
Aylar sonra, benim Singapur’da olacağım tarihlerde onun da orada olacağını öğrendiğimde çok şaşırdım. Birlikte şehri dolaşıp, görüşmediğimiz zamanlarda nereleri gördüğümüz konusunda arayı kapattık. Şölen, aklı parlak fikirlerle dolu, farklı kültürleri ve gelenekleri keşfetmek isteyen gözü pek bir gezgin ve iflah olmaz bir seyahat tutkunu.
***
Hayatında bu seyahate çıkmanda karar vermene neden olan belirli bir dönüm noktası oldu mu, hatırlayabiliyor musun?
Evet, hatırlıyorum. İlk deniz aşırı yalnız seyahatim olan Güney Amerika’dan dönüp de, evimin kapısını açtığım andı. Bir ay boyunca, sırt çantamda sınırlı sayıda eşya ile seyahat ettikten sonra, dönüp de o kapıyı açtığımda ne kadar fazla eşya biriktirmiş olduğumu fark ettim. Deliliğin hayat bulmuş hali gibiydi. Bütün paramı eşyalara yatırmıştım. Ayakkabılar, çantalar, elbiseler, kozmetik malzemeleri, güzel mobilyalar… O anda hayatımdaki her şeyin çok yanlış olduğunu hissettim. Eşyalarımı azaltıp, ihtiyacım olmayan şeylerden kurtulmaya karar verdim ve kendi kendime bir yıl boyunca hiçbir şey satın almayıp, tüm paramı seyahat etmek için biriktireceğime söz verdim.
Seyahatini tatilden ayıran şey nedir?
Galiba en önemli fark, bunun sıkıcı bir hayata verilen reklam arası değil de, hayatın ta kendisi olması. Geri dönecek bir evim evim yok. Eşyalarımı valizden çıkarıp, çamaşır makinesine atacak sonra da kendime bir kahve yapıp bir sonraki tatilimin hayalini kurmaya başlacak bir yere sahip değilim. Şimdi, yatakhaneler, hosteller ve misafirhaneler benim geçici evlerim. Eğer sadece bir iki gün kalacaksam çantamdan eşyalarımı boşaltmaya zahmet bile etmiyorum.
Bir de tatile çıktığında insan bol keseden para harcama eğilimine giriyor. Elinde zaten çok sınırlı bir zaman var ve her şeyin mükemmel olmasını istiyorsun.
Bir veya iki haftan olduğu için işlerin yolunda gitmemesi gibi bir duruma tahammülün yok. Bir günü hasta olup yatakta geçirmek veya yağmur yağması gibi şeyleri kaldıramıyorsun. Seyahat ederken ise ne hava umurunda ne de aksilikler. Bütün günü trende ya da otobüste geçirmek çok da önemli değil, çünkü her zaman tadını çıkarabileceğin bir yarının var.
“Bu sıkıcı bir hayata verilen reklam arası değil, hayatın ta kendisi”
Hiç kimse uzun süreli yalnız çıkılan seyahatlerden pişman görünmüyor. Sence bunun nedeni ne?
Yalnız çıkılan seyahatler, insanın kendisini tanıması için inanılmaz büyük fırsatlar. Seçtiğin destinasyondan bağımsız olarak hiç de kolay bir yol değil. Bir sürü zorlukla karşılaşıp, onlarla başa çıkmayı öğrenmen gerekiyor. Yardım almadan karşına çıkan sorunları çözmeyi ve zor durumlardan kendini kurtarmayı öğrendikçe özgüvenin de yükseliyor. Kendini çok daha iyi tanıyorsun ve kişiliğinin değiştiremeyeceğini anladığın yönleriyle barış imzalıyorsun. Ayrıca, yol boyunca harika insanlarla tanışıp bazılarıyla ömür boyu sürecek dostluklar oluşturuyorsun. Yalnız seyahat etmek kadar insanı zenginleştiren başka bir deneyim daha olduğunu düşünmüyorum.
Peki seyahat ederken ülkendeki sorunlardan haberdar olduğunda nasıl hissediyorsun?
Bu aralar işler iyice karman çorman olduğundan, ülkemde uzaktan olmak benim için gerçekten çok huzursuz edici. Bazı günler, saat farkından dolayı sabahın köründe cep telefonumun titreşim sesine uyanıyorum ve iyi bir haber olmadığını çok iyi biliyorum. Darbe girişimi haberini aldığımda, Komodo adasına gidecek bir tura katılmak üzere Lombok adasındaydım. Haberi alır almaz, her şeyi iptal ettim ve haberleri takip edebilmek, ailemden ve sevdiklerimden haber alabilmek için 3 gün boyunca otelden dışarı çıkmadım. Nerede olduğumun hiçbir önemi yoktu, adeta cehennemde gibiydim.
Daha önce bana, yurt dışında tanışılan diğen Türkler arasında bir “hısımlık” anlayışı olduğunu söylemiştin. Bunu örnek vererek, biraz daha açabilir misin?
Bir arkadaşım beni, gittiğimde belki buluşup bir yemek yeriz diye Bangkok’ta yaşayan başka bir arkadaşıyla bağlantıya geçirmişti. Şanssızlık ki benim Bangkok’a gittiğim gün o da Türkiye’ye uçuyordu. Buluşamayacaktık ama birden bana o olmasa bile, evinde kalmak isteyip istemediğimi sordu. Ben olumlu yanıt verince de anahtarını güvenliğe bıraktı. Bir hafta boyunca onun şahane dairesinde kaldım.
Bir diğer örnek de, Koh Tao’da olan ve yine internet üzerinden tanıştığım başka bir Türk gezgine, oraya geldiğimi söyleyince beni motosikletiyle limanda aldı ve hostelime kadar götürüp, yerleşmeme yardımcı oldu. Sonra da beraber çok güzel bir öğlen yemeği yedik. Bugün hâlâ her ikisiyle de bağlarım kopmadı ve görüşüyoruz.
“Yalnız seyahat etmek kadar insanı zenginleştiren başka bir deneyim daha olduğunu düşünmüyorum.”
Gezginler arasında kaçınılmaz bir tanışma sorusu olan “Neredensin?” hakkında ne düşünüyorsun?
Dediğin gibi, kaçınılmaz bir soru… Aslında insanların birbirini tanımaya başlaması için güzel bir başlangıç noktası. Eğer ülkeleri hakkında biraz bilgin varsa, konuşmayı politika ve yaşam tarzı konularında genişletebilirsin. Eğer hiçbir şey bilmiyorsan daha da iyi, böylece öğrenme şansına sahipsin. Diğer ülkelerin politika, ekonomi ve gelenekleriyle ilgili yeni şeyler öğrendikçe kendimi daha mutlu hissediyorum.
Daha önce farklı yaş gruplarındaki gezginlerin seyahat deneyimlerinin birbirlerinden ne kadar farklı olduğu konusunu konuşmuştuk. Sence, sen daha genç yaş grubunda yer alan gezginlerden daha farklı bir şeylerin mi peşindesin?
Kesinlikle öyleyim. Tanıştığım çoğu genç gezgin, hayatında kurumsal bir iş yerinde hiç çalışmamışlar ve iş hayatlarına başlamadan önce, üniversiteden mezun olur olmaz seyahat etmeye başlamışlar. Filipinler’deyken, içlerinden biriyle yaşadığım bir diyaloğu unutamıyorum. 22 yaşında, evine, Almanya’ya dönecek olan genç bir çocuktu. Oradan ayrılmadan başvurduğu bir şirkette işe alınmayı gerçekten de çok istiyordu. Ona, bu şirketi neyin bu kadar özel kıldığını sorduğumda, bana “Yani, özel bir spor salonu var ve bedava kahve veriyor. Gerçekten de çok güzel bir yer.” Diye cevap verdiğinde, gülümseyip, başımı sallamaktan başka verecek bir yanıt bulamadım.
Ben son derece rekabetçi bir sektörde 17 yıl çalıştım ve güzel bir kariyere ve dünyanın bütün bedava kahvesine sahiptim. Ama galiba bazı şeylerin yetmediğini anlayabilmek için önce onlara sahip olman gerekiyor. 30’lu yaşlarındaki gezginlerin daha büyük ve cesur bir şeylerin peşinde olduklarını düşünüyorum. Afilli kurumsal işlerini, düzenli gelirlerini, güzel evlerini, ev ve araba kredisi borçlarını arkalarında bırakıp, gidiyorlar. Bizim daha genç versiyonlarımız ise bu tarz, istikrarlı bir yaşam biçimine daha yeni geçiyor. Belki 10 yıl sonra onlar da, aslında istediklerini düşündükleri şeyin onları tatmin etmediğini fark edecek. Bazıları ise kurulu düzenlerinde mutlu, mesut yaşayıp gidecek. Hiçbir seçimin diğerinden daha üstün olduğunu düşünmüyorum. Bazı insanlar kök salarak mutlu oluyor, bazıları da mutsuz…
Seyahatinin sonuna yaklaşıyorsun. Bu her zaman duygusal bir durumdur. Peki geleceğin hakkında neler planlıyorsun?
Aslında tuhaf ama, kendimi hiç de duygusal hissetmiyorum. Asya’da neredeyse 10 ay geçirdim ve galiba artık vedalaşmaya hazırım. Benim için muhteşem bir macera oldu ama doğru düzgün bir dilim peynire, ekmeğe ve zeytinyağına hasretim. Hayatımın sonuna yetecek kadar pilav yediğimi düşünüyorum.
Planım, birkaç aylığına evime gitmek ve sonra Orta ve Güney Amerika’yı dolaşmak. Asya’dan çok daha farklı bir deneyim olacağını biliyorum ve başlamak için sabırsızlanıyorum.