Diğer Şeyler

AYDINLANMA NİYETİNE BİR DOĞUM GÜNÜ MUMU…

Yazar: Tarih: 11 Mart 2016

Dün gece, doğum günü pastası niyetine sebze burgerimden büyük bir ısırık alırken, İdo sordu: “Eee… doğum günün için ne dilek tuttun bakalım?”

Şöyle bir duraksadım, İdo ve Dan’e baktım… Otres plajında Seagarden otelinin restoranında, kumların üzerinde akşam yemeği yiyordum. Yanımda arkadaşlarım vardı ve bana dünya tatlısı bir kart yazıp, hediye etmişlerdi. Sahi, doğum günüm için ne dilek tutacaktım?

Bu soruyu bana geçen yıl sorsaydınız, yanıtım seyahat ile ilgili olurdu “Para biriktirip, dünyayı gezmek…” derdim size.

Ne var ki, iki yıl önce sorsaydınız çok farklı bir yanıt alırdınız. İşin içinde mutlaka daha iyi bir gelir elde etmek olurdu, ne bileyim mutlaka bir erkek olurdu, yine seyahat ile ilgili bir şeyler olurdu ama yanıtlarımdan hayatın nerelerinde mutlu olmadığımın ipuçlarını alırdınız.

 

Mutlaka gözüme kestirdiğim pahalı bir şey geçerdi aklımdan ya da bir ev almak falan… Bunları gerçekten ne kadar isteyip istemediğime pek kafa yormadan, uzun bir liste sıralardım size.

Burgerimden bir ısırık alırken biraz daha düşünüyorum. Bu doğum günümde liste ne olacak?

“Aklıma bir şey gelmiyor…” diye yanıtladım. “Sahip olmayı düşlediğim her şeye sahibim.

Zamanım yalnızca bana ait. İstediğim zaman istediğim yere gitme, istediğim şeyi yapma özgürlüğüm var. Güzel yerler görüyor ve harika insanlarla tanışıyorum. Başka bir şey istediğimi sanmıyorum.”

Sonra kendi yanıtıma şaşırdım. Gerçekten, gönlümden başka bir şey geçmiyordu.

Aklıma gelen diğer şeyler maddi şeyler değildi. Sigarayı bırakmak dedim… Bir de galiba daha hafif bir çantayla seyahat etmeyi öğrenmek isterdim.

 

Hani konuyu biraz genişletecek olsam, buradan dünya barışı bile dilemeye giderdim. Ama güzellik yarışmalarında verilen üçüncü sınıf cevaplardan uzak durmayı istedim.

 

Aslında istediğim zamanmış onu fark ettim. Kendi zamanım. Dilediğim zaman kalkabilmek, öğle tatili oldu diye değil karnım acıktığı için yemek yiyebilmek… İstersem akşam 8’de istersem sabah 8’de uyuyabilmek.

Yeryüzüne gönderilmiş en muhteşem insanlardan biri olan, Uruguay’ın eski başkanı Pepe Mujica’nın şu sözlerini kulağıma küpe etmiştim. “Ben bir şey satın aldığımda ya da siz bir şey satın aldığınızda, bedelini para ile ödemiyoruz. Bunu, o parayı kazanmak için harcadığımız zamanla ödüyoruz. Ve zamanın bedeline paha biçilemez…”

Para biriminizi Lira’dan, Dolar’dan, Euro’dan, saatlere ve dakikalara çevirdiğinizde etrafınızda almayı düşündüğünüzü istediğiniz şeyin aslında düşünmeye bile değmediğini fark edeceksiniz.

 

Bir elbise mesela 100 lira ise, siz o 100 liranın bedelini hayatınızın kaç saatiyle ödediniz? 100 lira kazanmak için kaç saat çalışmanız, kaç toplantıya girmeniz ya da bir tezgahın başında ayakta durmanız gerekiyor? Diyelim ki 4 saat olsun. Bu elbise hayatınızın 4 saatine değecek mi?

Para biriminizi, saatlere çevirdiğinizde gözlerinizin önünden bir perde kalkmış gibi oluyor.

Sahip olmayı arzu ettiğinizi düşündüğünüz şeylerin, aslında öyle çok da arzulanmaya değer olmadığını fark ediyorsunuz. İşte o zaman geriye şu soruyu sormak kalıyor. “Ben hayatta, bedelini zamanımla ödemeyi arzu edecek neleri istiyorum?”

Böylece bedel ödemeye değer bulduğunuz gerçek arzularınızı keşfediyorsunuz. Bu bir ev almak da olabilir, sevdiklerinizle güzel bir yemek yemek de… Her istek ve arzu kişiden kişiye değişir. Önemli olan, bu isteklerin gerçek olması… Uğruna zaman feda edebilmeye değer olması.

Para biriminizi, saatlere ve dakikalara çevirin. Hayattaki gerçek isteklerinizi bulabilmenizin tek yolu bu… Diğerleri ise anlık delilikler, kendimizi şımartma, ödüllendirme saçmalıkları.

Mumları üfleyip de kendinizi karanlıkta bırakmadan hemen önceki boş doğum günü dilekleri…

 

 

Etiketler

Yorum Yap